Bir benzerlik, ne zaman yalnızca benzerlik olmaktan çıkar?
Nov 25, 2025
Eminem’in “Slim Shady” Markası İçin Başlattığı Hukuki Süreç: “Swim Shady” Uyuşmazlığı ABD ve Avustralya Gündeminde
Eminem, sahne kimliği “Slim Shady”yi yalnızca müzikal bir persona olarak değil, ticari anlamda da uzun yıllardır korunan bir marka olarak kullanıyor. Bu nedenle Avustralya menşeili “Swim Shady” mayo markasının ortaya çıkması, hem ABD’de hem de Avustralya’da resmi makamlara taşınan bir uyuşmazlık yarattı.
ABD’de Başlatılan Hükümsüzlük Talebi
Eminem’in vekilleri, USPTO nezdinde “Swim Shady” markasının hükümsüzlüğünü üç ana gerekçeyle talep ediyor:
1. Karıştırılma İhtimali ve Önceki Hak Sahipliği
Slim Shady markası 2000 yılından bu yana giyim ürünleri üzerinde de tescilli. Mayo ürünleri de bu geniş kategorinin doğal bir parçası olarak değerlendiriliyor. İki ibare arasındaki tek fark olan L → W değişikliğinin, markalar arasındaki benzerliği ortadan kaldırmaya elverişli olmadığı görüşü dile getiriliyor.
2. Tanınmış Marka İddiası
Slim Shady’nin dünya genelinde bilinirliği bulunduğu ve bu tanınmışlığın markaya geniş bir koruma alanı sağladığı belirtiliyor. “Swim Shady”nin bu tanınmışlığa ve markanın ayırt edici karakterine zarar verebileceği yönünde iddialar yer alıyor.
3. Yanıltıcı Bağlantı ve Haksız Yararlanma
Dilekçede, “Swim Shady” ibaresinin Slim Shady’ye yüksek derecede benzer olduğu, bu nedenle tüketicilerin ürünleri Eminem’le bağlantılı, onun sponsorluğunda veya lisanslı bir ürün olarak algılayabileceği ifade ediliyor. Bu durumun, markanın şöhretinden haksız bir yararlanma etkisi yaratabileceği belirtiliyor.
Avustralya’da Yürüyen İtiraz Süreci
Markanın Avustralya’daki başvurusu için de benzer iddialarla itiraz süreci başlatılmış durumda.
– İbareler arasında ayırt edilemeyecek düzeyde benzerlik bulunduğu,
– Başvurunun kötü niyetle yapıldığı,
– Slim Shady’nin Avustralya’da da bilinen bir marka olduğu yönünde görüşler sunuluyor.
Genel Değerlendirme
Slim Shady ve Swim Shady arasındaki fonetik, görsel ve kavramsal yakınlık dikkat çekici bir noktaya işaret ediyor. Bu benzerliğin, iki ülkenin idari makamları tarafından nasıl değerlendirileceği sürecin temel belirleyicisi olacak gibi görünüyor.
Ünlü bir kişiye ait markaların yüksek tanınmışlık düzeyi, genellikle daha geniş bir koruma alanı yaratıyor. Bu bağlamda, hem ABD’de hem de Avustralya’da yürüyen süreçlerin nasıl sonuçlanacağı, her iki ofisin benzerlik ve tanınmışlık değerlendirmelerine bağlı olarak şekillenecek gibi duruyor.
Bu uyuşmazlık, ünlü kişilerin markalarının farklı sektörlerdeki kullanımlara karşı ne ölçüde korunduğuna dair ilginç bir örnek oluşturuyor.
