Girişimcilerin Önceliği Neden Marka Tescilidir?

23 Tem 2025

Girişimciler ve küçük işletmeler için marka yaratma süreci genellikle ürün ve/veya hizmet üzerinde kullanılacak ibarenin belirlenmesi, sosyal medya hesapları ve internet alan adlarının kaydedilmesi ile son bulur. Çünkü birçok girişimci markayı bir fikir ya da bir görünüm gibi görür. Oysa marka, sadece işletmeyi tanıtan bir sembol değil; aynı zamanda yatırımcıya cezbeden, tüketicide sadakat yaratan, işin büyüme stratejisinin merkezine yerleşebilen bir varlıktır. Ve her varlık gibi, korunmadığı sürece saldırılara açık hale gelmektedir. 

Marka Sadece Bir İsim Değildir

Bir markanın değer, yalnızca sahip olduğu özgün isim ya da estetik logo tasarımıyla sınırlı değildir. Marka; ürünün ya da hizmetin pazardaki kimliğidir. Tüketicinin hafızasında bırakılan iz, kalite algısı, güven duygusu ve tekrar tercih edilme motivasyonudur.

Marka, kurulan şirketin kamuoyu ile ilk teması ve görünen yüzüdür. Rekabetin yoğun olduğu sektörlerde markanın taşıdığı anlam, ürünün fiyatından veya teknik özelliklerinden bile daha belirleyici olabilir. Tüketici, güvendiği ve belirli bir standardın üzerinde hizmet/ürün aldığını bildiği bir markayı, daha yüksek özelliklere sahip başka bir ürün/hizmete tercih edebilir. Ancak bu etkiye sahip olmanın ve bunu sürdürülebilir kılmanın ilk adımı markayı sadece görünür değil, korunur kılmaktır.

Markanın Kullanılması İçin Tescil Şart Değil… AMA

Pek çok işletme sahibi, markasını yıllarca sorunsuz kullanıyor olmasına güvenerek tescil işini bir bürokratik ve maliyetli bir süreç olarak görür ve erteler. Çünkü marka tescili, markanın korunması için yasal bir zorunluluk değildir; Türkiye’de veya başka birçok ülkede bir markayı kullanmak için yasal olarak onu tescil ettirme mecburiyeti bulunmaz.

Ancak markanın tescilsiz kullanılabiliyor olması, markanın tescilsiz de güvenilir bir şekilde korunması anlamına gelmemekte. Markanın tescil edilmesi, ilgili markanın daha hızlı, daha efektif ve daha geniş şekilde korunmasını sağlar. Tescilli olmayan ve yeterince kullanılmayan bir markanın aynısı yahut benzerinin tescile konu edilmesi yahut farklı mecralarda kullanılması halinde o ibare üzerinde gerçek hak sahipliğinin ispatı nispeten daha zor olup, yürütülecek süreç ve talep edilebilecek hususlar da bir o kadar zorlaşmaktadır. 

Bugün sahada görülen birçok marka uyuşmazlığının temelinde bu farkındalık eksikliği yatmaktadır. İşletme sahipleri, yıllarca emekle oluşturdukları marka bilinirliğini, yalnızca bir tescil belgesi eksikliği yüzünden kaybedebilmektedir. Özetle: Marka tescili sadece yasal bir prosedür değil, stratejik bir savunma duvarıdır.

Girişimcilerin En Sık Yaptığı Hata: “Daha Vakit Var” Sanmak

İşletmelerin marka tescilini ertelemesinin temel nedenlerinden biri, markanın “henüz çok tanınmadığını” düşünmeleridir. Oysa tam tersi geçerlidir: Marka ne kadar gençse, korunması gerekliliği de o kadar kritik hale gelir. Çünkü henüz üzerinde büyük miktarlarda yatırım yapılmamış, maliyetler harcanmamış bir markanın tescil sürecinde yaşayabileceği sıkıntılar neticesinde kullanılamaz hale gelmesi akabinde marka değişikliğine gidilerek yeni bir kimlik oluşturması daha az sancılı olacaktır.

Üstelik, yeni kurulan bir girişim, adını duyurmaya çalışırken aynı adı başka bir kişi ya da kurum tescil ettirebilir. Türkiye’de ve dünyada bu yöndeki kötü niyetli başvurular hiç de nadir değildir. Her ne kadar kötü niyetle tescil edilen marka başvuruların hükümsüz kılınacağı kanunla hüküm altına alınmış olsa da, kötü niyetin ispatı iddiayı öne süren üzerinde olduğundan, kötü niyetin somut delillerle ispatlanamaması halinde bu süreç girişimcinin aleyhine sonuçlanacaktır. 

Marka tescili sizin adınıza öncelik hakkı doğurduğundan, ne kadar erken başvurursanız, o kadar güçlü konum elde edersiniz. Girişimciler için marka tescilinin “büyüyünce yapılacak iş” değil, işin en başında düşünülmesi gereken bir güvence olduğu gerçeği bu noktada ortaya çıkar. 

Yatırımcılar İçin Tescil = Güvenli Varlık

Birçok girişimci, yatırımcının yalnızca gelir modeline, ekibe ya da büyüme potansiyeline odaklandığını düşünür. Ancak yatırım kararlarına en önemli unsurlardan biri, fikri mülkiyetin durumudur. Bu kapsamda, markaların tescil durumu, üzerinde haciz bulunup bulunmadığı, marka aleyhine açılmış bir dava olup olmadığı gibi unsurlar da titizlikle incelenmektedir.

Yatırımcılar yalnızca bir iş fikrine değil, bir mülkiyet yapısına yatırım yaparlar. Eğer markanız tescilsizse, markanızı ve markanızın pazardaki konumunu yasal olarak koruyamayacağınız anlamına gelir. Bu da yatırımcının gözünde bir risk unsuru teşkil etmektedir. Unutulmamalıdır ki, yatırımcıların ilgilendiği tek şey karlılık değildir, korunabilirlik, ölçeklenebilirlik ve devredilebilirlik, karar alma sürecinde en az finansal göstergeler kadar belirleyicidir. 

Tescilli Marka, Sadece Yasal Koruma Değil, Ticari Değerdir

Bir markanın tescilli olması, sadece başkalarının onu kullanmasını engelleyen bir önlem değil, aynı zamanda doğrudan bir ticari varlık anlamına gelir. Çünkü tescilli marka:

  • Lisanslanabilir,

  • Teminat olarak gösterilebilir,

  • Değerleme konusu olabilir,

  • Bilanço kalemi haline getirilebilir,

  • Devredilebilir.

Bu nedenle, özellikle yazılım şirketleri, tasarım stüdyoları, medya kuruluşları gibi fikri varlık üzerine kurulu sektörlerde marka, şirketin toplam değerinin omurgasını oluşturur.

Yurt Dışına Açılmayı Planlayanlar İçin Tescil Olmazsa Olmaz

Marka tescili sadece iç pazarda değil, dış pazarda da hayati öneme sahiptir. Birçok girişimci, ihracata başladığında markasının başka ülkelerde zaten tescil edilmiş olduğunu görerek büyük bir şok yaşar. 

Pek çok ülkede marka koruması sağlayan Madrid Protokolü gibi sistemler mevcut olsa da, özellikle Madrid Protokolü sistemi aracılığıyla yurt dışında marka başvurusu yapabilmek için önce Türkiye’de tescilli bir marka olması gerekir. Yani yurt dışı koruma stratejisi, Türkiye tescili üzerine inşa edilmektedir. 

Bu nedenle ihracat yapan veya küresel pazarlara açılmak isteyen her işletme için marka tescili, operasyonel değil jeostratejik bir zorunluluktur. 

Tescille Bitmiyor: Takip ve Yönetim Gerekir

Birçok marka sahibi, tescil belgesini aldıktan sonra süreci tamamladığını zanneder. Oysa tescil sadece bir başlangıçtır:

  • Benzer marka başvurularının takibi,

  • Haksız başvurulara itiraz edilmesi,

  • Markanın yoğun bir şekilde kullanılması

  • Koruma süresi dolduğunda da yenilenmesi gibi adımların profesyonelce yürütülmesi gerekir. 

Sonuç

Marka tescili; görsel kimliğinizi değil, tüm iş modelinizi güvenceye alır. İşin en başında yapılan bu yatırım, uzun vadeli krizleri önlemenin tek yolu olabilir. 

Bugün küçük bir işletme, birkaç yıl içinde ulusal ya da küresel bir marka haline gelebilir. Ama yalnızca tescillenmiş bir marka, bu büyümeyi taşıyacak hukuki ve ticari altyapıya sahiptir. Tescil edilmeyen marka ise her zaman başkalarının insafına açık, riskli bir yapı olmaya devam eder.

Marqby ile Marka Tescilini Avantaja Dönüştürün

Marqby, ilk tescil analizini ücretsiz sunar, başvuruyu uçtan uca yönetir ve benzer başvuruları sizin yerinize takip eder. Randevu alın veya demo talep edin; büyürken riskleri biz kontrol edelim. Daha fazla bilgi için info@marqby.com’a yazabilir ya da web sitemizden bu analize hemen ve ücretsiz ulaşabilirsiniz.

İletişim

Adres

Beştepe Mah. Nergiz Sk.

No: 7A İç Kapı No:14 Yenimahalle/ANKARA

Destek

help@marqby.com

+90 312 502 23 89

© 2024 Marqby, Inc. All rights reserved.

İletişim

Adres

Beştepe Mah. Nergiz Sk.

No: 7A İç Kapı No:14 Yenimahalle/ANKARA

Destek

help@marqby.com

+90 312 502 23 89

© 2024 Marqby, Inc. All rights reserved.

İletişim

Adres

Beştepe Mah. Nergiz Sk.

No: 7A İç Kapı No:14 Yenimahalle/ANKARA

Destek

help@marqby.com

+90 312 502 23 89

© 2024 Marqby, Inc. All rights reserved.